Çözülmesi imkansız gibi görünen sorunlar günlük işlerinizi alt üst etmez; onlar günlük işlerin ta kendisidir. İş hayatında herkesin kafasında canlandırdığı mükemmel bir çalışma modeli vardır. Düzenli, tutarlı, yardımlaşmalı, sorunsuz…
Hemen herkesin bir görevi de, işleri bu hayale uydurmaya çalışmaktır. Şimdiye kadar bunu başaran biri çıkmamıştır ama sonunda sinirleri bozulup ülser olanlar oldukça çoktur. Başarılı bir iş adamının en belirgin özelliği, yenilgiyi bir filozof gibi kabullenmesidir. O çözülmesi imkansız gibi görünen sorunlarla mücadeleye devam eder, ama bu durum karşısında hastalanmaz.
Sizin meseleniz, çözülebilir sorunlarla, çözülmesi imkansız sorunları tanıyıp ayırt etmektir. Çözülmez bir sorunu çözülebilir sanarak, ya da bunun tam tersini düşünerek, kendi kendinizi yenilgiye uğratabilirsiniz. Çözülebilir sorunlar, beyzbol oyununda tam sopayı elinize almışken atılan toplar gibidir. Toplar size doğru gelmeye devam eder. Kötü bir vuruş yapıp topu kaçırabilirsiniz. Ya da vuruşunuz çok başarılı olabilir. Beyzbolla iş hayatı arasındaki fark da şuna benzer: Vuruşlarınız yeterince iyiyse, sonsuza dek vuruş yapan kişi siz olabilirsiniz. Beyzbol oynayanlar, oyunun asıl eğlenceli yanının, sopayı elde tutup topa vurmak olduğunu bilir. İş hayatında tecrübeli olanlar da, işin en zevkli yanının, kararları verip sorunları çözen kişi durumunda bulunmak olduğunda hemfikirdir. Çözülebilir sorunun beyzbola benzetilmesi gibi, çözülmesi imkânsız sorunu halletmeye kalkışmak da, el yordamıyla bir civa kütlesini toplayıp tutmaya benzetilebilir. Bu olanaksızdır. Yapılması mümkün olan ancak ve o da geçici olarak- şeklini değiştirmek, hareket ettirmek ya da kısımlara bölmekten ibarettir.
Çözülmesi imkansız sorunların nedeni arz talep meselesidir. İş hayatının size sunduğu şeylerin pek azı iyi, fakat pek çoğu kötüdür. Örneğin, çözülmesi imkansız sorunlardan biri, asla yeterli sayıda iyi eleman bulamamaktadır. Bütçeniz asla yeterli değildir. Gelişip genişledikçe, planlarınız daha hırslı ve daha büyük olur. İş hayatınızın geri kalan bölümünde, sürekli olarak, çok az zamanınız olmasından, çok az müşterinizin bulunmasından, çok az bilgiye, çok az kaynağa sahip olmanızdan yakınacaksınız. Aynı zamanda, çok fazla yüksek fiyatla, çok fazla çelişen fikirle, çok fazla mekanik hatayla, çok fazla tutulmamış vaatle, çok fazla müşteri şikayetiyle kendinizi rahatsız hissedeceksiniz. Ayrıca, kârlar yükseldiğinde çok fazla sendika ya da işçi isteğiyle, kârlar düştüğünde çok sayıda öfkeli hisse sahibiyle karşı karşıya kalacaksınız. Bu sorunlarla mücadele etmenin dışında herhangi bir seçeneğiniz yoktur. Bununla birlikte onları asla çözemeyeceksiniz. Çözülmesi imkansız sorunların bir başka nedeni de rekabettir. Sakın rekabeti pazarlama deyimi olarak kullanma yanılgısına düşmeyin. Pazarlamada rekabet, sadece rekabetin en sivri türüdür. Elbette hizmet verdiğiniz pazarda, ya da piyasada rakipleriniz olacaktır.
Bunlar öteki şirketlerdir. Ama siz ve şirketiniz kâr için de yoğun bir rekabete girişeceksiniz (hükümetler, sendikalar ve mal sahipleriyle). Ve kendi seviyeniz için de başkalarıyla rekabet edeceksiniz (şirketin içindeki ya da dışındaki rakiplerle). Yanınızda çalışanlar için de rekabet söz konusudur (iyi elemanları almaya çalışan öteki şirketler). Ve hiç kuşkusuz en değerli varlığınız, zaman için de rekabet edeceksiniz. Çözülmesi imkansız sorunların dinamiği bir denge yaratmaktadır. Böyle sorunlar ancak onları halledebilme yeteneğinizle dengelenebilir.
Gücünüz arttıkça, sorunlarınız da büyür. Çözülmesi imkansız sorunlar büyüdükçe, gücünüzün artmasına neden olurlar. Bu, iş hayatında büyüme ve başarının doğal sürecidir. İş hayatının düzeni, düzensizliktir. Çözülmesi imkansız sorunlarınız yoksa başaracak bir şeyiniz de yok demektir.
Kaynak: Richard Conarroe – Yönetimde Altın Kurallar