Kişisel çıkarın yaygın gücünü asla unutmayın

İş, bir tek neden yüzünden vardır: Kendisiyle uğraşan kişilerin bazen sağlıklı, bazen sağlıksız hırs ve çıkarlarını tatmin ettiği için. Bu gerçeği biraz yumuşatmaya, tatlandırmaya kalkışın, kendinizi aldatırsınız.

İşin toplumdaki rolü üzerine bir alay söz söylenmiştir: Amacı iş temin etmektir. Amacı, topluma hizmet etmektir, müşterilerinin ihtiyaç ve isteklerini yerine getirmektir, vesaire… Hepsi palavra! İş hayatı fedakarlıkla dönmez. İş hayatı, para ve zamanını yatıranların hırs ve çıkarlarıyla sürer gider.

Yukardaki sözlerin kapitalizmin kötü yanlarını özetleyen Karl Marks’tan alındığını sanıyorsanız, beni yanlış anladınız demektir. Her çeşit grupta, onları bir arada tutan bir şeyler vardır. Aile üyeleri, birbirlerini sevdikleri için görevlerini yerine getirirler. Sosyal kulüpler, eğlence için kurulmuştur. Dinler, öteki dünyadaki nimetler için insanları çıkarlardan arındırarak bir araya getirmeyi buyurur.

İş dünyasını kaynaştıran tutkal, kişilerin katıksız çıkarlarıdır. Hiç kimse sevdiğinden ya da hobi olsun diye iş hayatına atılmaz. İş dünyası, vaat edilen gelecekteki zaferler ve nimetler üzerine dönmez. Ödül ve başarılar burada ve şimdi kazanılmalıdır. İş dünyasından sık sık orman diye söz edilir. Uygun bir tanımlamadır bu. İş hayatı, doğal bir çevrenin mekanik, gelişmiş bir biçimidir. Sağlıklı bir orman, içinde yaşayan doğal varlıklar için de yararlıdır. Her tür, sürekli rekabet ve mücadeleyle ayakta kalabilir. Ormanın kendisi de, yayılmak ve çoğalmak için gerekli olan kaynaklar yüzünden rekabet eden bütün yaşam biçimlerinin, dengeli bağımlılıklarıyla sağlıklı kalır.

İş ormanında da, aynı doğal kurallar geçerlidir. Bu kurallara, en iyinin ayakta kalabilmesi de dahildir. Siz ve ben, mecbur olduğumuz için değil, istediğimiz için iş dünyasındayız. Zamanımızı kullanıp hayatımızı kazanabileceğimiz pek çok ilginç ve zevkli yol bulabilecekken, bize verdiği, ya da vaat ettiği büyük ödüller yüzünden iş hayatını seçtik. Aynı zamanda, kendimizi tatmin etmenin en kolay yollarından biri de bu olduğu için. Bu nedenlerle iş hayatına girmedinizse, vaktinizi boşuna harcıyorsunuz. Bunca didinmeye, mücadeleye
değmez. Ama, iş hayatına girme nedeniniz buysa, başkalarının da aynı bencil neden yüzünden iş dünyasında bulunduğunu sakın aklınızdan çıkarmayın. İş hayatında herkesle yaptığınız temasların temelini, başkalarının çıkarlarına dayanan davranış ve amaçları oluşturmalıdır.
Birisinden bir şey yapmasını istediğinizde, adamın kendi kendine “Bu işte benim çıkarım ne olabilir?” diye sorduğunu unutmayın.

Bir ekip hedefi saptadığınızda, ekipteki her üyenin kendi kendine aynı soruyu sorduğunu bilin.
Şirketinizde bir şey olduysa, ya da bir şeyler değiştiyse, olayla ilgili herkesin bilinçli olarak ya da bilinçaltında, kendi kendine “Bu beni nasıl etkileyecek?” diye sorduğundan emin olabilirsiniz. Kişisel çıkarlar, iş hayatındaki en etkili güçtür. Kötüye kullanılırsa, hem şirket için, hem de kişi için felakete yol açabilir. Başıboş bırakılırsa, kendi kendini dengeleyerek hem yararlı, hem de zararlı olabilir. Ama doğru yönde kanalize edilirse, koordine edilip, yönlendirilir ve dizginlenirse, ortak amaçları olan kişileri bir araya getirerek, onlara yön vererek, yaratıcılığın ortaya çıkması sağlanırsa, çok yapıcı bir güç haline getirilebilir. Uyumlu kişisel çıkarlar, bugün Amerikan iş hayatını dünyanın en üretken ve yaratıcı gücü haline getirmiştir. Kişisel çıkarların olumlu, ya da olumsuz yanını kullanabilirsiniz.

Bir satış müdürü, şirketin başkanına şu soruyu sormuş: “Bu yılın kotasını doldurmalarını sağlamak için, satış elemanlarımıza nasıl bir ödül verebiliriz?” Başkan da şu cevabı vermiş: “Söyle onlara, kotayı dolduran işinden atılmayacak.” Bu olumsuz bir yaklaşımdır.

İş hayatında sürekli kullanılır. Siz ve ben sürekli olarak, işimizi güvenliğimizi, durumumuzu, patronun onayını, müşterinin iyi niyetini, değerli bir astı, ya da kurallarla daha fazla kısıtlanmadan özgürce çalışabilme hakkımızı kaybetmekle tehdit ediliriz. Bizi tetikte tutan bu korku ya da olumsuz güçtür. Gevşememize, kendimizi bırakmamıza engel olan da yine odur. Oysa kişisel çıkarların tam karşıtı olan görüş, bu olumsuz yanı soyluluktan uzak ve bayağı bulur. İnsanlara, kişisel hırslarını tatmin edebilecekleri büyük bir ödül kazanabilme fırsatı verin! Öyle etkili bir güç yaratırsınız ki, atomun çekirdeğini parçaladığınızı sanırsınız. Kişisel çıkarların kaçınılmaz bir gerçek olduğunu kabul eden, onun dinamiğini anlayan birey, bunu ekip çalışmasına da kanalize edebilirse, iş hayatında başarıya ulaşır. O, büyük bir ihtimalle kendi kişisel çıkarlarını tatmin etmeye çalışan biridir. İş hayatının bütün iyi ya da kötü yanları, doğal insan özelliği olan kişisel çıkar kaygısından kaynaklanır. İnsanların çıkarları olmasa, ihanetler, iş ahlâkına uymayan alış verişler, çalışanlar arasında çekişme, çelmeleme ve ayak kaydırma oyunları, hırs ve sabit fikir haline gelmesi, patron-çalışan rekabeti, kandırmacalar ve aldatmacalar da olmazdı.

Ama kişisel çıkarlar olmaksızın, iş hayatının, üretken, ödüllendirici, tatminkâr, insanın boyutlarını genişleten ve hayat veren bir güç olması da mümkün değildi. Daha güçlü, daha zeki, daha farklı ve daha istekli kişileri iş hayatına çeken özellik de, önerdiği bu büyük ödüller olsa gerekir. Sakın ha! Bir an için olsa dahi, iş hayatında herkesin kendi çıkarları nedeniyle bulunduğunu aklınızdan çıkarmayın. Onlar, sizin ilerlemenize yardım etmek, şirketinizin gelişmesine katkıda bulunmak için değil, yalnız kendi başarıları için iş dünyasını seçmişlerdir. 

Kaynak: Richard Conarroe – İş hayatında nasıl başarılı olursunuz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.