Moda olmak farklılaşmanın bir yoludur.

Eğer moda olmuşsanız bütün dünya moda olduğunuzu bilmelidir. İnsanlar meraklıdırlar ve bu nedenle neyin moda olduğunu, neyin olmadığını öğrenmeye bayılırlar. Piyasada ağızdan ağza yayılan sözlerin bu kadar güçlü olmasının nedeni de budur. Bu ağızdan ağza yayılma, birinin bir başkasına neyin o günlerde moda olduğunu söylemesiyle gerçekleşir. Bu önemlidir, çünkü Amerika kaybedenleri sever, ama insanlar kazananlardan yana bahse girer. Böbürlenmekten Korkmak Ne yazık ki, birçok şirket

başarılarını dünyaya anlatmaktan utanır. İlk dedikleri, böbürlenmenin hoş bir şey olmadığıdır. Sevimsizdir. Kötü bir huydur. Oysa bu çekingenliğin ardında yatan şey, her zaman gözde kalamayacaklarından korkmalarıdır. Öyle olsa ne çıkar? O zaman utanmayacaklar mı? Açıklamaya çalıştığım şey şu: bir şirketin ya da ürünün ayağını yerden kesmek tıpkı bir uydu fırlatmaya benzer. Çoğu kez size gereken, sizi bir an önce yörüngeye sokacak bir itkidir. Sonrasında işler değişir. Moda olmak ya da rakiplerinizin satışlarını geride bırakmak size markanızı yükseklere çıkarmak için gereken etkiyi sağlayabilir. Oraya vardıktan sonra, bu kez orada kalmak için başka şeylere ihtiyacınız olacaktır. “Moda olma” stratejisi izlerken, moda haline gelmenin nedenlerini belirleme fırsatınız olacaktır. Çoğu kişinin farkına varamadığı şey, bu tanımı yapılandırmanın birçok yolu olduğudur. En yaygın birkaç yol şunlardır:
-Satışlar. En sık kullanılan yaklaşım satışlarınızı rakibin satışlarıyla karşılaştırmaktır. Ama bu karşılaştırmanın mutlaka yıllık satışlar bakımından olması gerekmez. İstediğiniz zaman dilimini seçebilirsiniz: altı aylık, iki yıllık, beş yıllık.Seçtiğiniz zaman dilimi sizi gösteren süre olmalıdır. Parametreleri seçmekte özgür olduğunuzu unutmayın. Aynı zamanda, kendinizi rakiplerinizle karşılaştırmak zorunda değilsiniz. Kendinizi kendinizle de karşılaştırabilirsiniz.
– Sektör ölçümleri. Çoğu sektörde yıllık performans ölçümleri yapılır. Bu çalışma Restaurant News (Lokanta Haberleri) gibi sektör yayınları ya da U.S. News and World Report gibi tüketici dergileri veya J.D.Powers gibi kuruluşlar tarafından yürütülebilir. Bunların birinde iyi bir derece alırsanız, bu başarıyı mümkün olduğunca etkili biçimde kullanmanız gerekir.
Sektör uzmanları. Kimi sektörlerde kendilerine sıkça başvurulan ya da yayın organlarında çok okunan köşeleri olan uzmanlar veya eleştirmenler vardır. Yüksek teknoloji gerektiren iş kollarında bu özellikle geçerlidir; Esther Tyson ile Gartner Grubu’nu örnek gösterebiliriz. Bunlardan yapılan alıntılar ya da onların hazırladıkları raporlar başarınız için yol gösterici olabilir. Hollywood tutulan bir film yapmak için bu araçtan yararlanıyor, aynı şekilde gözde bir kitap çı karabilmek için yayın dünyası da.

Basın Sizi Moda Yapabilir. Kendinizi övmek yararlı olmakla birlikte, eğer bunu bir başkası yaparsa elbette çok daha iyi olur. Atak bir halkla ilişkiler programı geliştirip bu işe büyük bir pay ayırabilirsiniz. Buradaki önemli olgu, “üçüncü kişinin” güvence vermesinin son derece güçlü bir etki yapacak olmasıdır. Bu üçüncü kişi ister bir komşunuz, ister yerel gazete olsun, insanlar bu kaynakların tarafsız olduğunu düşünecektir. Öyleyse, moda oldum diyorsanız gerçekten moda olmuş olmanız gerekir. Halkla ilişkilerde başarı yaratmak göle taş atmaya benzer. Önce ufaktan başlayan halkalar büyüyerek gölün kıyılarına kadar yayılır. Önce uzmanlarla başlar, sektör yayınlarına doğru yayılır, oradan da iş dünyası ve tüketici basınına doğru ilerlersiniz. Ama basınla görüşmeden önce programınızı hazırlamanız gerekir. Adımları şöyle sıraya koyabiliriz

1. Adım: Konunuzla ilgili bir fikir oluşturun. Savlar hiçbir zaman boşlukta oluşmaz. Her zaman etrafınızda kendi savlarını yerleştirmeye uğraşan rakipleriniz vardır. Mesajınız kategoriniz bağlamında bir anlam ifade edebilmelidir. O nedenle piyasanın rekabet alanınızda daha önce duymuş ve kaydetmiş olduğu bir noktadan yola çıkmak zorundadır.

2. Adım: Sizi farklılaştıran fikri bulun. Farklı olmak, aynı olmamak demektir. Benzersiz olmak, türünün tek örneği olmak demektir. Demek ki, sizi rakiplerinizden ayırt eden bir şey arıyorsunuz. Bunun sırrı farklılığınızın mutlaka ürünle bağlantılı olması gerekmediğidir. Ama tüketici için bir yarar da sağlamalıdır.

3. Adım: Güvencelerinizi arkanıza alın. Farklılığınıza mantıksal bir dayanak oluşturmak için, sizi farklılaştıran fikri gerçek ve inanılır kılacak güvenceleri arkanıza almalısınız. Üründe bir farklılığınız varsa, bu farkı ortaya serebilmelisiniz. Bu sergileme size güvenceler sağlayacaktır. Sızdırmaz valf üretiyorsanız, o zaman ürününüzü sızdırmazlık vasfı taşımayan ürünlerle doğrudan karşılaştırma yoluna gidebilirsiniz. Kanıtsız farklılık iddiaları gerçekten de yalnızca iddia olarak kalırlar.

4. Adım: Farkınızı belirtin. Nasıl işığı sepetin altında tutamazsanız, farkınızı da örtü altında tutamazsınız. Farklı bir ürün yapıyorsunuz diye dünya hemen koşup kapınıza dayanacak değil. İyi ürünler kazanır,  diye bir şey yok. İyi algılar kazanmaya eğilimlidir. Hakikat, eğer yardım görmezse, kendi başına ortaya çıkamaz. İletişiminizin her yönü farkınızı yansıtmalıdır:  Reklamlarınız, Broşürleriniz, Web Siteniz, Satış Sunuşlarınız

Kaynak: Jack Trout – Konumlandırma Stratejileri

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.